CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “İsrail’in tasmasını sahipleri eline almalı” sözlerini eleştirdi.
Bakan Hakan Fidan, Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati ile Kahire’de düzenlediği ortak basın toplantısında, İsrail’in Gazze’deki katliamlarına dikkat çekerek, “Netanyahu barış istemiyor, bölgeyi ateşe vermek istiyor. Haniye’nin alçak bir suikastla şehit edilmesi bunun göstergesi. Batı üç maymunu oynuyor. Netanyahu’nun olması gereken yer kongre değil, mahkeme salonudur. İsrail’in tasmasını sahipleri eline almalı” ifadelerini kullanmıştı.
CHP’li Tan, Bakan Fidan’a 10 maddelik diplomasi hatırlatmasıyla yanıt verdi. Sosyal medya hesabından açıklama yapan Tan, “Devlet terbiyesinden ve ağırlığından uzunca dem vurup, sonra öfkesine yenik düşerek, İsrail’e sokak ağzıyla “tasmalı” nitelemesiyle sesleniyor. Diplomasi az konuşup, çok işi sessizce yapmaktır. Hezeyana kapılmamaktır. Kitleleri coşturmanın baştan çıkarıcılığına ket vurabilmektir. Yanaşma kalabalıkların yapay övgülerine kapılmamaktır” ifadelerini kullandı.
Tan’ın açıklamasının tamamı şöyle:
– Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘yerli ve millî’ olma iddiasını taşıyan Dışişleri Bakanı ‘pattern’ (örüntü) ‘şablon’ (kalıp), ‘trend’ (gidişat) ve benzeri Türkçe olmayan, sıradan vatandaşın anlamadığı, ama duyanda ‘bilgelik’ ve ‘uzmanlık’ izlenimi uyandıran ‘büyük’ ve iddialı sözcüklerle (boş) konuşmayı seviyor
– Beri yandan, devlet terbiyesinden ve ağırlığından uzunca dem vurup, sonra öfkesine yenik düşerek, İsrail’e sokak ağzıyla “tasmalı” nitelemesiyle sesleniyor
– Halbuki, her iki söylem de Bakanlığını üstlendiği Hariciye’nin Osmanlı’dan devraldığı geleneklerine aykırıdır. Ne Osmanlı’nın Nazırları ne Cumhuriyet’in Bakanları ülke savaş halindeyken dahi muhataplarına hakaret etmişlerdir
– Diplomaside kendi halkına kendi dilinde seslenmek, günlük tüketime yönelik içi boş hamasetten kaçınmak, diğer ülkelere asgari nezaketle hitap etmek, öfke nöbetlerinden kaçınmak, soğukkanlı, ağırbaşlı ve aklıselim davranmak temel ilkelerdir
– Diplomasi az konuşup, çok işi sessizce yapmaktır. Hezeyana kapılmamaktır. Kitleleri coşturmanın baştan çıkarıcılığına ket vurabilmektir. Yanaşma kalabalıkların yapay övgülerine kapılmamaktır
– Diplomasi uluslararası hukukun kapanlarını gözden uzak tutmamaktır. Örnekse, İsrail’e yönelik soykırım davasına müdahil taraf olurken, Uluslarası Adalet Divanı tüzüğünün 63/1 maddesinin Türkiye aleyhine yaratacağı olası sonuçların ayırdında olmaktır
– Diplomasi, KKTC Başbakanı Ünal Üstel’i öndegelim kurallarını çiğneyerek ayağına getirmemektir
– Diplomasi, Türkiye’nin Filistin davasında yaşadığı zemin kaybını serin kanlılıkla değerlendirip, çevreye tehditler savurmamaktır. Mümkün olanı makulde aramaktır
– Nihayet diplomasi, 21. yy’da modası geçmiş dayatmacı ‘medeniyetçilik’ oyununa özenerek dünyayı ‘zihin haritaları’na bölmek, tepeden bakmak, üstünlük ve bilgiçlik taslamak değildir
– Diplomasi, Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu BM ilkelerine dayalı, kural temelli, ulusların egemen eşitliğine saygılı, kuvvet kullanma tehdidinden ve içişlerine müdahaleden dikkatle kaçınma bilgisi, olgunluğu ve sanatını birarada toplayabilmek ve uygulayabilmektir.
Emekli Büyükelçi olan Tan’ın bu paylaşımlarını Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz, ‘Konu İsrail olunca hassasiyet artıyor’ şeklinde karşılık verdi.
Dış politika uzmanı Aydın Sezer ise Bakan Yardımcısı Yılmaz’ı ‘Atanmışın teki, seçilmişe ayar veriyor. Ancak, kullandığı dil, dil değil, üstelik bakan yardımcısı olduğu bakanlığın eski bir mensubuna, Erdoğan’ın imzasıyla İsrail’e atanan mensubuna… İthal olduğu her halinden belli. Ancak, kendisini yerli ve milli zannediyor…’ ifadeleri ile eleştirrdi,.